Lee Ryan, Türkler hakkında ne düşünüyor ?

Lee ryan'ın yaşadığı ülke olan ingilteredeki gelişmeler, onun hayranlarının da ilgisini çekiyor.
üniversitede okuduğum bölümde biz bu gelişmeleri yakından takip ediyoruz. takip etmek zorundayız desem daha doğru olur. önemli gelişmeler oldukça anlatmaya çalışırım. özellikle ingiltere ile türkiye arasındaki münasebetler konusunda.

lee ryan hasta olmamış sadece türkiye deki şirketle anlaşamamışlar

kimbilir şuanda ne düşünüyor türkler hakkında acaba

slm ne zamandır yoktum lee'nin önyargılı olmadıgı kesin işallah gelirde bu hasretlik biter zaten tek o gelsin yeter onu seviyorum kiss lee!!!

evt bncedeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee

Ryan’ın Türkler’e ve Türkiye’ye ve Müslümanlar’a bakışını anlamamıza yardımcı olabilecek tarzdaki –Ryan’ın yaşadığı ülke olan- İngiltere'deki bazı olaylar şöyle;
- 2008 yılı başlarında Londra belediye başkanlığına Türk asıllı başkan Boris Johson seçildi.
- Türkiye, en çok satan gazetelerden biri olan The Gardiyan tarafından en popüler turizm merkezi seçildi.
- 2008 yılında İngiltere Kraliçesi yıllık ziyaretlerinin ilkini Türkiye’ye yaptı. Devlet başkanları iki devlet arasında birçok birliktelik mesajları verdi. Ülke vatandaşları bu ziyareti olumlu karşıladı.
- İngilterenin en prestijli gazetelerinden The Gardiyan gazetesi mart ayındaki manşet haberinde “Ülkemizde Müslüman nufusu hızla artıyor. Orta asya’ya -aralarında Türkiye de var- olan merak ve özenti çoğaldı. Bu gidişle 2035’de nufusun yarıdan fazlası Müslüman olacak” dedi.
- İngiltere Türkiye'nin AB 'ye girmesine en çok destek veren ülke.
- İngiltere Belçika'dan sonra İslam'a en az önyargıyla bakan ülke olma özelliğini taşıyor. Zaten bunu Lee Ryan gibi muhafazakar bir sanatçının Iraklı savaş maduru Müslüman çocuklara yardım göndermesinden de anlayabiliyoruz.
-İslami müziğin en önemli temsilcilerinden Sami Yusuf, Lee Ryan ile aynı şehirde -Lonra'da- yaşıyor. Tarzları farklı da olsa bu iki müzik devinin birbirlerinden habersiz olması mümkün değil. Zira Lee Ryan'ın özellikle İngiltere'deki müzik sanatçılarını yakından takip ettiği dolayısıyla bunların arasında türkçe ilahiler de söyleyen sami yusuf'un olduğu da biliniyor.
- Lee Ryan Türkiye konseri iptal edildiğinde samimi bir şekilde özür dilemiş, ileride Blue ile olmasa bile kendi imkanlarıyla geleceğinden bahşetmişti.
Bütün bunlar Lee Ryan'ın Türkler ve Müslümanlar hakkında mutlaka bir fikrinin olduğunu gösterir. Yani mutlaka söyleyecek sözü vardır bizim için... Bence Lee Ryan ile röportaj yapan Türk gazeteciler bunları da sormalı...
-

rica ederim

Evettt gerçektenn çok teşekkürlerrr.. Bilmediğim bilgiler çıktıı.... Benim kendi gözlemlerim şu: İngiltere-Türkiye ilişkilere yıllar geçtikçe iyiye gidiyor. Ah bide Avrupa birliğine girsek...dimi?? neyse... Lee nin Türkiye'ye karşı çok güzel şeyler hissettiğini düşünüyorum ve inanıyorum ki en kısa zamanda Türkiye'ye gelicek....

Ama bu konudaki gelişmelerin hepsi olumlu demek kendimizi kandırmak olur mesela Barış için gelinliği ile yola çıkıp otostapla Filistine gitmekte olan müzik sanatçısı Pippa Bacca''nın Türkiyede tecavüz edilip öldürülmesi olayı tüm dünya medyasına yansıdı. Ryan kendi meslektaşının başına gelenleri duymuş olmalı. Zaten bu durum, Türk düşmanı yabancı basın tarafından çokça kullanıldı. Her ne kadar İngilizlere önyargısız desek de aralarında bize düşmanları da yok değil. Mesela İngileredeki yabancı düşmanı milliyetçi gazete The İnthependid Pippa Bacca olatını 3 gün manşetinden düşürmedi. "Bu olayın tüm sorumlusu Şehvet ve kadın düşkünü Türlerdir" diye yazdı. ve bu gazete tüm İngilterede satıldı.
Ama İngilizleri de anlamak lazım. Onlara yıllarca bizim hakkımızda yanlış şeyler öğretildi. Daha dün ders kitaplarında "Her Müslüman bir terörist değildir ama; her terörist bir müslümandır" yazıyordu. Daha dün, müslüman olduğunu söyleyenler tarafından 11 eylül saldırısı yapıldı. ve Bunu yapanlar, bu işi İslamiyet adına yaptıklarını döylediler. İngilterede müslüman olan birine neden müslüman oldu sorulduğunda " bir din nasıl bu kadar cani olabilir diye kendime sordum ve İslamın hiç de öyle bir din olmadığını, bize öğretilenin aksine barıştan yana olduğunu anladım." demişti.
Konuyu dağattığım için özür dilerim. Ama bence bunların da bilinmesi gerek.

BENCE LEE TÜRKLER HAKKINDA ÇOK GÜZEL ŞEYLER DÜŞÜNÜYO BUNDAN EMİNİM

arkadaslar hic bir yabancı Türkler hakkında pek iyi düsüncelere sahip olmaz.

bizim onların gözündeki imajımız belli.
bazılarının bizden hiç haberi bile yok ayrıca.

Türklerin genelde cahil ve pis olduklarını düşünüyolar bu genel bi kaide onların gözünde.ha bir de barbar.en büyük özelliğimiz!

Lee nin bizden haberi varsa ne mutlu bize diyemeyeceğim,ne mutlu ona!

Hayır.
Durum kesinlikle ama kesinlikle sandığınız gibi vahim değil. Globalleşen dünya atık kilisenin öğrettiği bilgilerden değil, biz zati yaptığı araştırmalar sonucu bilgi ediniyor. Her ne kadar avrupada son günlerde Türklere olan şiddetin arttığına dailr haberler görsek de bu taraflı madyamımızın madalyonun arka yüzünü göstermemelerinden kaynaklanıyor.zira avrupada bulunan bşr avuç ırkçıların yaptığı tüm Avrupalılara mal ediliyor, bunu sizin gibi kardeşlerimizde türk ve Müslümanların avrupada istenilmediği düşünüyor. Hal bu ki bu şiddet olayları sadece Türklere karşı değil, kendi dindaşlarına da uyguluyorlar. Mesela daha geçen hafta almanyada bir Finlandiyalının evi ateşe verildi. Yani olay kisisel bir dava değil, neonazizmin bir yeni furyası…
Uluslar arası politika ve siyaset bölümünde okuyan biri olarak, size garanti ederek söyleyebilirim ki durum hiç de belirttiğiniz gibi değil. Avrupada bulunduğum süre içinde zerre kadar böyle bir olaya rastlamadım.
Sizin dediğiniz barbar nitelemesi aşağılık bir ırrk olarak görülmemiz 1950 li yıllara kadar olan bir şey. Ama bu durum ve Avrupalıların bize bu dar pencereden bakması şu anda onların bizim medeniyetimizi daha yakından araştırmaya itmiştir. Yani Avrupa halkına bahsedilenlerin yalan olması onların bize olan merakını arttırmıştır. Yoksa bu günkü Türkiye gezilerinin 90’dan beri 5 katına çıkmasını nasıl açıklarsınız, yoksa avrupada her ay bir cami yapılmasını, her ay bir kişinin Müslüman olmasını nasıl açıklarsınız.
İnanın artık Avrupa atgözlüklerini çıkardı.ben sadece eski mezar taşlarını okumak için Osmanlıca öğrene bir İngiliz çift gördüm. Avrupalı artık palavraya kanmıyor. Yapılan anketler halkın %98’inin şiddet olaylarına karşı olduğunu gösteriyor.
Türkler hakkında artık ön yargı da yok. Unutmayın ki avrupada Müslüman olanlar islamı Türklerden öğreniyor. Ve –the gardian gazetesinin değimiyle- Müslüman ülkelerin en moderni olan Türkiye hakkında bir çok övgüler diziliyor, makaleler yazılıyor.size lee ryan haberler bölümünde “ingiltereden haberler” konusuna göz atmanını tavsiye ederim.
yaplılan anketler gösteriyor ki Avrupa halkının %70’i türkiyenin Avrupa birliğini destekliyor. %63’ü de gireceğine inanıyor. Dikkat ederseniz bu oranlar Türkiye nufusunda yok yani Avrupa bizden daha çok inanıyor abye gireceğimize. Şimdi sormak lazım bizmiön yargılıyız yok sa Avrupalılar mı?

Ben düşüncelerimin arkasındayım.
Asıl saldırı Türklere karşı değil Müslümanlara İslama karşı.
Türklerde çoğunluğu Müslüman olan insanlar olduğu için bu sadırının içine biz de giriyoruz.

şu anda İsrail Filistinde Afganistanda birsürü Müslüman'ı katlediyor.Frkında değlsiniz galiba.Ama medya onların elinde olduğu için öldürülen Müslüman ya terorist oluyor ya da onun gbi başka bir şey.
Amerika onların kuklası bir diğer taraftan da İngiltere.

İnsanlar Müslüman oluyor evet.Doğru gerçek din İslam çünkü.Birileri onları Müslüman yapıyor ama kendi kendilerine 'aa nerden çıktı bu hristiyanlık İslam doğru hadi Müslüman olalım' demiyorlar.Müslüman çabalıyor onları Müslüman yapıyor.Ama bu durum herkesin huzurunu bozuyor.

İngilizler bu zamana kadar Müslümanlara düşmanlık konusunda en baş sıralarda yer almış insanlardır.Geçmişten bu zamana da çok bir şey değişmedi.

ayrıca ne kilisesinden bahsediyorsunuz??Kilise mi kaldı.Ortaçağa güle güle diyeli çok oldu.

Durum sandığım kadarıyla değil gördüğüm kadarıyla yterince vahim.
Şu anda bile ülke üzerinde ne dolaplar dönüyor.Bu dolabı döndüren bizim insanımız değil.Türk ve Müslüman karşıtı insanlar.Kendi kanalımızda kendi medyamız(yabancıların yönettiği kendi medyamız!) ülkeyi içinde bulunduğumuz durumu karıştırmak için elinden geleni yapıyor.

İslam düşmanlığı -vahim değil-değil vahimin de çok ötesinde...

Patric Cocbrun – İnthephendet Gazetesi(İngiltere) – 13 Ağustos 2008

TÜRKİYE

Güzeller güzeli ülkemden ayrılıyoruz. Asya’nın incisi denilen, tarih ülkesi Türkiye’ye doğru yola çıkıyoruz. Türk insanının konuk severliği sizi daha hava alanında karşılıyor. Ne bileyim hiç beklemiyordum böyle modern bir hava limanıyla karşılaşacağımı. Yani daha ülkeye girerken şaşırmaya başlıyorsunuz. Bize anlatılan Türkiye değil burası. Biz Türkiye’yi geri kalmış Asya ülkeleriyle aynı zannediyorduk. Ama yanılmışız; çünkü karşımızda son derece modern bir AB ülkesi vardı. Öyle ki İstanbul’un görünümü çoğu Avrupa başkentinden daha hoştu.
Ben modanın merkezi Paris de gittim. Orada giydiğim kıyafetin güzelliğinden hiç şüphe duymadım. Ama Laleli’de aynı kıyafetle gezemedim. Etrafıma baktıkça “acaba bu kıyafet demode mi?” demeye başladım. Özellikle İstanbul bayanları giyimlerine çok dikkat ediyor. Hepsi son derece şık ve bakımlı. Türk genç erkekleri en az onlar kadar bu konuda hassas, ayrıca yakışıklı…
Metrodayım herkes bir şey ile meşgul. Kimi kitap okuyor, kimi gazete, kimi dergi. Orta yaşlı bazı bayanların elinde örgü. Kulağında kulaklık olmayan genç yok gibi zaten. Yani bu insanlar boş durmayı hiç sevmiyor. Yavaş yavaş ısınıyorsunuz bu insanlara. Hiç yabancılık çekmiyorsuz.
Ortasından nehir geçen şehir gördüm ama içinden deniz akan şehri ilk defa görüyorum. Daha önce şehrin içinde park görmüştüm ama parkın içinde şehir ilk kez görüyorum. Bilmiyorum dünyada başka bir şehir var mı yarısı bir kıtada yarısı diğer kıtada?
Gidiyoruz… Modern binalar, rengârenk koca koca alışveriş mazaları otobanın kenarlarına nakış gibi işlenmiş. Yol tam 6 ya bölünmüş. 3er şerit özel otomobillere ayrılmış; gidiş-geliş. Tam ortadan birer şerit trenvay usulü seyahat yapan metrobüsler ardı arkasına gidiyor. Bu insanlar gezmeyi çok seviyor anlaşılan diyorsunuz. Çünkü tıklım tıklım. Otomobiller son model. Yakıtın burada çok pahalı olmasına rağmen o kadar çok otomobil var ki… Ben bu karar otomobili Almanya’da görmedim. Anlaşılan Türk insanı sanılanın aksine çok zengin. Öğrendiğim kadarıyla İstanbul’da 7 kişiye bir otomobil düşüyormuş. Vay be!
İyi derecede İngilizce bilen biri tam karşımda oturuyordu metroda. Sordum ona bu zenginliği. Orta yaşlı adam bana Arabistan’daki Arapların “sizde para çok” diye aldığı üründe indirim yapmadığını söyledi. “haklı” dedim. Gülüştük. O arada düşünüyordum;“ben doğru yere mi geldim?”
Bakırköy’deki otelimiz dünya alışveriş merkezine bakıyor. Marmara denizinin manzarası güneyinizde. Kuzeyimizde Bahçelievler… O kadar güzel hizmet ediyorlar ki… sadece burası değil Türkiye’nin her yerinde turistlere o kadar yardımcı olmaya çalışıyorlar ki. Yolda birini çevirin mesela bir yer sorun. Başka biri olsa “bilmiyorum” der geçerler. Ama bu insanlar öyle değil. İngilizce biliyorsa güzel güzel anlatıyor. Bilmiyorsa bağıra bağıra Türkçe anlatıyor, kılıktan kılığa giriyor el hareketleri jestler mimikler.... Bakı iş olmuyor, bırakmıyor da İngilizce bilen birini arıyor, bulursa ne ala. Hiçbir şey yapamazsa tutuyor kolumdan götürüyor beni.
Türklerin bir sözü var “Türkün aklı sonradan gelir” diye. Acelesi olmayan kimseyi bulamazsınız İstanbul’da herkes koşarcasına hızlı yürüyor. Öyle ki yürüyen merdivende bile yürüyorlar. Hayır, hakaret diye değil. Çok hoşuma gitti bu.
Sırtında çantalarıyla hepsi birbirinden farklı üniversite gençleri, tek-tip kıyafetli kendinden ağır çantaları yüklenmiş ilkokul öğrencileri, annesinin kucağında etrafa gülümseyen birbirinden tatlı Türk bebekleri… Aksaray’dayız. Metrodan çıkıp Unkapanı’ndan Süleymaniye’ye gideceğiz. Belediye binasının güzelliği Lasvegas’ı aratmıyor. Ama tam karşısındaki inci gibi işlenmiş nakışlarıya gördüğüm en güzel camilerden biri olan Şehzade Cami ona meydan okuyor. Süleymaniye’ye giderken eski Osmanlı evlerini andıran eski sokaklardan geçip Süleymaniye’ye geliyorsunuz. Medreselerde çocuklara ders verirlermiş. Geleceğin padişahları şehzadeler de diğer çocuklar gibi aynı mekteplerde onlarla aynı koşullarda eğitim görürmüş ki; ileride makamdan dolayı kibirlilik olmasın diye. Hatta Süleymaniye kütüphanesindeki kitap raflarını bizzat son Osmanlı padişahlarından Abdülhamit kendi eliyle yapmış. Orda çalınan bir müzik vardı uyan ey gözlerim diye. Bestesini 2. Murat yapmış. Göçmen kuşlar için küçük saray benzeri yuvalar yapmışlar. Sadaka taşı koymuşlar. Ne medeniyet ama. Bunlar mı barbar hadi canım sende…
Newyork’un logosunu yapan dünyaca ünlü logo tasarımcısı Ivan Cherneyf diyor ki; “İstanbul’un logoya ihtiyacı yok. Tek sorununuz trafik. Ama bunu nasıl çözeceğinizi ben de bilmiyorum!” mükemmel bir tespit. Napolyon “Bir gün dünyayı fethedersem başkentini İstanbul yaparım.” demiş. Bu göreve başka hiçbir şehir bu kadar layık olamazdı zaten.
Kız kulesini gece sahilden seyrediyorum. Ortalık ışıl ışıl. Asya ile Avrupa’yı bağlayan bir halat misali uzanan boğaz köprüsü… İstanbul’u geziyorum. Taksim’deyim. Yani Türkçe konuşan insanları görmesem burada hayatta aklıma gelmezdi buranın İstanbul olacağı. Levent’teki gökdelenleri görüyorsunuz. Birbiri ardına yükselen bu gökyüzüne inşa edilmiş binalar ışıklandırama ve tasarımda birbirleriyle yarışıyorlar. Kıskandım doğrusu. Bizdekiler, eski gökdelenler olduğu için bu kadar düzenli ve teknolojik değil. Buradakiler yeni olduğundan planlama çok güzel. Ve modern. En azından bizimkiler gibi yanyana yapılmamış.
Ben birçok İslam ülkesini gezdim. Ama gördüğüm en güzel İslam kenti burası. Hem modern hem de klasik eserler mevcut. Ezanın o büyüleyici sesini dinliyorsunuz. Benim dikkatle dinlediğimi fark eden bir genç “İstanbul’da ezan sesinin işitilmediği bir karış toprak yoktur efendim!” diyordu. Henüz 15 yaşında bu gencin üzeride boğazın rüzgârıyla savrulan bir cübbe vardı. Başında takke. Ona çok şanslısın dercesine tebessüm ettim. Açıkçası onun bu derece kibar, sevecen, bir tarzda konuşması beni vurmuştu. Sultahmet caminden yankılanan ezanı dinlerken neler hissettiğimi anlatamam. Hele sabah ezanı… Uykuyu çok seven ben sadece onu dinlemek için sabah ezanını bekledim. Hani “Her Müslüman bir terörist değildir ama, her terörist bir Müslüman’dır.” sözü? Siz çocuk mu kandırıyorsunuz. İnanmayanlar kendi gelsin görsün. Ben bu insanları gördükten sonra 11 Eylülün Müslümanlar tarafından yapılmadığına hiç emin olmadığım kadar derinden inandım. Ben İslam’ı yanlış tanımışım. Hayır dinimden falan şüphe etmiyorum ama bize anlatılanların hepsi yalanmış. Hani her Müslüman evine harem kurup 4-5 kadın alıyordu? Hani bu insanlar hiçbir değer tanımazdı, hani barbardı. Bunlar mı yıktı Avrupa’daki yüzlerce Osmanlı camisini? Gidin İstanbul’da Bizans kalesini görün de utanın. Bu insanlar bizim saraylarımızı bizim saraylarımızı kendi camileri kadar restore ettirmiyor. Gidinde hoşgörüyü görün.
Bu şehir, bu ülke, dünya haritasını hayatımda ilk elime alıp babama gösterdiğimde baba biz burada mı yaşıyoruz diye, babam hayır biz şuradayız demişti. Yıllar sonra öğrendim ki bu ilk dikkatimi çeken, daha o yaşımda orada yaşamak istediğim, her şeyiyle güzel bu ülke Türkiye idi. Bence dünyayı gezme gibi bir imkanınız yoksa Türkiye’yi gezin yeter. Her kültürün izi var çünkü. 2010 kültür başkenti seçildi bu şehir. Boş versene sen. Bu şehir, tüm dünyanın her yıl kültür başkenti. Tüm okurlarıma tavsiyem; bu muhteşem şehri ve ülkeyi bir gün mutlaka ziyaret etmeleri. Ama şaşırmaya, ön yargılarınızdan kurtulmaya hazır olun çünkü çılgın Türklerin evindesiniz. Türkiye’desiniz…

sanırım zihindeki tüm soruları cevaplıyor bu metin paylaşım için çok ama çok teşekkürler.. way be dedirtiyor gerçekten insana? böyle düşünmek ne hoş... Avrupalılar gerçekten çok yanlış tanımışlar Türkiye'yi ve Türkleri..